SODYUM HİPOKLORİT SOLÜSYONU (NaOCl)

İçme suyu ve havuz suyu dezenfeksiyonunda kullanılan sıvı klor.

Kullanım Şekli:

Su deposu veya su borularına, havuzlara filtre sonrası dozaj pompası ile uygulanır. İçme-kullanma suları şebeke uç noktalarında 0,5 ppm serbest klor düzeyinde uygulama yapılmalıdır. Açık yüzme havuzlarında 1-3 ppm serbest klor düzeyinde uygulama yapılmalıdır. Kapalı yüzme havuzlarında 1-1,5 ppm serbest klor düzeyinde uygulama yapılmalıdır. İçme-kullanma sularında dezenfeksiyondan sonra bakiye klor miktarı max 0,5 ppm olmalıdır. Havuz suyunun dezenfeksiyonu için ozon, UV, klordioksit ve değer dezenfeksiyon sisteminin kullanıldığı havuzlarda serbest klor seviyesi 0,3-0,6 ppm olmalıdır. Klorlama sırasında havuz suyunun pH değeri 7,2-7,6 seviyesinde tutulmalıdır.

Ambalaj Şekli: Pvc veya Polietilen 35 kg

Kristallenme Noktası: -25 C°

Aktif madde: Sodyum Hipoklorit % 13 CAS No: 7681-52-9

Yardımcı madde: Sodyum Hidroksit %1 CAS No: 1310-73-2, Su %86

Formülasyon şekli: Sıvı %12,5 Aktif Klor İçerir

Tuz Nedir?

Tuz sözlük tanımıyla; formülü NaCl olan, doğada bulunan, kokusuz, suda eriyen, yiyeceklere katılan ve gıda ve hammaddeleri korumada kullanılan saydamsı maddedir; ancak canlılar için bundan çok daha önemlidir. Vücudumuzun fonksiyonlarını düzgün bir şekilde yerine getirebilmesi için gerekli olan sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum gibi mineralleri barındıran tuz, kan dolaşımının ve kas sisteminin güçlenmesini sağlayarak, asit-baz ve elektrolit dengemizi düzenleyerek zinde ve sağlıklı bir hayat sürmemize yardımcı olur.

Tuzun Yararları Nedir?

Uygun kullanıldığı takdirde tuzun insan sağlığına birçok faydası bulunmaktadır. Tuz, akne oluşumunu önleyerek cildi pürüzsüzleştirir, ciltteki dökülmeleri önler, selülit tedavisinde kullanılır, diş ve diş eti kaynaklı sorunlarını giderir, romatizmal ağrıları sakinleştirir, kaslarda yaşanan kramplara iyi gelir. Gözlerin ve burnun tuzlu su ile yıkanması ise vücudun elektrolit dengesini düzeltmektedir. Yorgunluk hissini gideren tuz, daha rahat ve kaliteli bir uyku için önemlidir. Osteoartit, rinosinüzit ve sedef hastalığı gibi hastalıkların tedavisinde yardımcı unsurlardan biridir. Bununla birlikte kandaki şeker düzeyini dengeler, hormonların salgılama mekanizmasını düzenler özellikle tiroid ve adrenalin seviyelerini ayarlar ve vücuttaki asit miktarını düşürür.

 

Ne Kadar Tuz Tüketmeliyiz

Yetişkin bir insan vücudunda ortalama 250 gr. Tuz bulunur. İnsan vücudunun ihtiyacı olan tuz miktarı günde 6 gramdır. Aşırı tuz tüketimi hücrelerin çok fazla sodyum tutmasına sebep olur. Bu durum ödem ve şişkinlik, su kaybı ve susuzluğa yol açabilir. Çok fazla miktarlarda tüketilen tuz tansiyonun yükselmesine yani hipertansiyona sebep olabilir. Bununla birlikte 6 gr. dan daha az tüketimi de olumsuzluklar yaşatabilir. Örneğin; sodyum eksikliği, halsizlik, yorgunluk ve tansiyon düşmesi gibi rahatsızlıklar gözlenebilir.

İyot Nedir?

İyot vücudun sağlıklı bir metabolizmaya sahip olabilmesi gerekli bir mineraldir.

 

Neden İyotlu Tuz?

Yaşam için en önemli minerallerden biri olan iyodun başlıca yararı boynumuzda bulunan tiroid bezinden hormon salgılanmasındaki görevidir. Vücudumuzun gelişmesi, beynimizin ve sinir sistemimizin çalışması, aktivitelerimizin sürmesini ve vücut sıcaklığını dengelememizi sağlayan tiroid bezi hormonlarının yapımı için iyot gereklidir. Hamilelik döneminde bebeğin sağlıklı gelişimi için annenin yeterli miktarda iyot alması önerilir. İyot yetersizliği ve guatrın önlenmesinde en iyi yöntem olarak tuzun iyotlanması benimsenmiştir. Doktorunuz aksini belirtmediği sürece iyotlu tuz kullanılması tavsiye edilir. İyotlu tuzun iyot içeriğini kaybetmemesi için; serin, kuru ortamlarda, ışık geçirmeyen ağzı kapalı kaplarda saklanmalıdır.

 

İyot Eksikliği Ne Gibi Problemler Yaratır?

Hamilelik döneminde iyot eksikliği düşüklere, ölü doğumlara, bebeğin zihinsel ve fiziksel fonksiyonlarında bozukluklara sebep olabilir. Çocukluk ve gençlik döneminde iyot yetersizliği bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine neden olmaktadır. Yetişkinlerde iyot yetersizliği guatrın yanı sıra beden ve zihin fonksiyonlarında dengesizliklere ve bozukluklara da yol açmaktadır.